5 Ağustos 2008 Salı
VAY O GÜNLER…
Beş kuruşa idi bir kalem,
Kimse de para yok, ben nasıl alam?
Sevinçten göklere uçmuştum o gün,
Bir akide şeker verdi de halam.
Yonca bahçesinde koştum yürüdüm.
Şen türküler dinleyerek büyüdüm.
Babam naylon ayakkabı almıştı.
Sabaha dek sarılarak uyudum.
Yi’m beş kuruş versem her şey alırdım.
Çok basit şeylerle mutlu olurdum.
Toplanıp giderdik çocuklar ile
En çok navruzu da hep ben bulurdum.
Çelik-çomak bizde eski hünerdi…
Topal Bayram hepimizi yenerdi.
Akşamleyin yoplanırdık pilava,
Ödev biter gazlambası sönerdi.
Hele o bayramlar bir kuş olurduk,
Her kapıyı çalıp şeker alırdık.
Büyüklerin ellerinden öperek,
Bir torba şekerle ev gelirdik.
Kimse de para yok, ben nasıl alam?
Sevinçten göklere uçmuştum o gün,
Bir akide şeker verdi de halam.
Yonca bahçesinde koştum yürüdüm.
Şen türküler dinleyerek büyüdüm.
Babam naylon ayakkabı almıştı.
Sabaha dek sarılarak uyudum.
Yi’m beş kuruş versem her şey alırdım.
Çok basit şeylerle mutlu olurdum.
Toplanıp giderdik çocuklar ile
En çok navruzu da hep ben bulurdum.
Çelik-çomak bizde eski hünerdi…
Topal Bayram hepimizi yenerdi.
Akşamleyin yoplanırdık pilava,
Ödev biter gazlambası sönerdi.
Hele o bayramlar bir kuş olurduk,
Her kapıyı çalıp şeker alırdık.
Büyüklerin ellerinden öperek,
Bir torba şekerle ev gelirdik.