12 Ağustos 2008 Salı
VAR MI?
Hesaba çekecek Allah
Ahirete imanın varmı?
birgün kurulur o tezgah
Bunda bir gümanın varmı?
Bir dost bul ki deva derde
Eli öpülesi nerde?
Kalp kırmaya zamanın var da
Yapmaya zamanın var mı?
Kalır mı ah, ah yapana,
Ahiri özün kapana
Azrail çöker tepene
Kaçmaya amanın var mı?
Ahirete imanın varmı?
birgün kurulur o tezgah
Bunda bir gümanın varmı?
Bir dost bul ki deva derde
Eli öpülesi nerde?
Kalp kırmaya zamanın var da
Yapmaya zamanın var mı?
Kalır mı ah, ah yapana,
Ahiri özün kapana
Azrail çöker tepene
Kaçmaya amanın var mı?
6 Ağustos 2008 Çarşamba
KAYSERİ’YE SİTEM
Ucun bucağın yok koca Kayseri
Ne hikmettir bilmem dar gelir bana.
İkinci annemsin terk etsem olmaz
Bırakıpta gitmek ar gelir bana
Yolun en zorunu, sarpını çektim.
Beyhude aşkından, sevdandan geçtim
Ekmeğini yedim, suyunu içtim
Hoşçakal demesi zor gelir bana.
20.10.2003
Ne hikmettir bilmem dar gelir bana.
İkinci annemsin terk etsem olmaz
Bırakıpta gitmek ar gelir bana
Yolun en zorunu, sarpını çektim.
Beyhude aşkından, sevdandan geçtim
Ekmeğini yedim, suyunu içtim
Hoşçakal demesi zor gelir bana.
20.10.2003
ALLAH’A MAHSUS
Gel benim dinime karışma gardaş
Kuldan hesap almak Allah’ mahsus,
Namaz kıldım diye karışma gardaş
Onu kabul kılmak Allah’a mahus
Sakın allah ile girme arama
Şükür aklım erer günah, harama
Herkesin kendince aklı var ama
Cümle ilmi bilmek Allah’a mahsus
Beni gavur edip yuma kendini
Herkese açıktır şu islam dini
Ecel götürecek seni ve beni
Canı verip almak Allah’a mahsus.
Kuldan hesap almak Allah’ mahsus,
Namaz kıldım diye karışma gardaş
Onu kabul kılmak Allah’a mahus
Sakın allah ile girme arama
Şükür aklım erer günah, harama
Herkesin kendince aklı var ama
Cümle ilmi bilmek Allah’a mahsus
Beni gavur edip yuma kendini
Herkese açıktır şu islam dini
Ecel götürecek seni ve beni
Canı verip almak Allah’a mahsus.
KATİL
Dilerim Allah’tan kökün kurusun
İnşallah devranın bitti zamantı
Yatağını ayrık otu bürüsün
Arife’ye gücün yetti zamantı.
Ne istedin bunca canı incittin
Gelin kız demedin yuttukça yuttun
Bir kolunu Akdeniz’e uzattın
Biri ciğerime battı zamantı.
Yıllarca sinsice yılanca akmış
Gören kayran hayran suyuna bakmış
Diyorlar ki:baraj yapılacakmış
İnşallah bedduam tuttu zamantı.
*Arife’nin Ruhuna Fatihalarla
İnşallah devranın bitti zamantı
Yatağını ayrık otu bürüsün
Arife’ye gücün yetti zamantı.
Ne istedin bunca canı incittin
Gelin kız demedin yuttukça yuttun
Bir kolunu Akdeniz’e uzattın
Biri ciğerime battı zamantı.
Yıllarca sinsice yılanca akmış
Gören kayran hayran suyuna bakmış
Diyorlar ki:baraj yapılacakmış
İnşallah bedduam tuttu zamantı.
*Arife’nin Ruhuna Fatihalarla
SİZİN OLSUN
Şu girdap içnde olmadan katil,
Çıksaydım dağlara atsaydım mitil,
Üç yüz altmış beş gün olurdu tatil,
Şu koca şehri size verseydim.
Bir ineğim olsa alaca renkli
Tavuklarım olsa sarı benekli
Çoluk-çocuk olur elma yanaklı
Şu koca şehri size verseydim
Rüzgar küfül küfül, kar tip tipi
Yağla doldursaydım çanağı, küpü
Çekip götürseydi kaderin ipi
Şu koca şehri size verseydim.
Çıksaydım dağlara atsaydım mitil,
Üç yüz altmış beş gün olurdu tatil,
Şu koca şehri size verseydim.
Bir ineğim olsa alaca renkli
Tavuklarım olsa sarı benekli
Çoluk-çocuk olur elma yanaklı
Şu koca şehri size verseydim
Rüzgar küfül küfül, kar tip tipi
Yağla doldursaydım çanağı, küpü
Çekip götürseydi kaderin ipi
Şu koca şehri size verseydim.
KİM DERSİN?
Bir avuç alana onca nakışı
İlmik ilmik ören, seren kim dersin?
Engebeyi düzü, yolu yokuşu
Birbirine katıp karan kim dersin?
Güneşi doğudan doğuran sebep,
Bulutları gökte ağdıran sebep,
Yağmurları yere yağdıran sebep,
Alemi rahmetle saran kim dersin?
Haccın kabul eden cümle hacının
Farkı nedir tatlı ile acının?
Yumruk kadar ete beygir gücünün
Kat kat üstününü veren kim dersin?
Güneş, ışık, ısı, hava, su, lezzet,
Tırnağı saçlara bağlar kemik, et
Ayak, gövde, kafa, topla hesap et
Bu muhkem duvarı ören kim dersin?
İlmik ilmik ören, seren kim dersin?
Engebeyi düzü, yolu yokuşu
Birbirine katıp karan kim dersin?
Güneşi doğudan doğuran sebep,
Bulutları gökte ağdıran sebep,
Yağmurları yere yağdıran sebep,
Alemi rahmetle saran kim dersin?
Haccın kabul eden cümle hacının
Farkı nedir tatlı ile acının?
Yumruk kadar ete beygir gücünün
Kat kat üstününü veren kim dersin?
Güneş, ışık, ısı, hava, su, lezzet,
Tırnağı saçlara bağlar kemik, et
Ayak, gövde, kafa, topla hesap et
Bu muhkem duvarı ören kim dersin?
TESADÜF
Şu fani dünyada ne gördün deme
Hakkın yerde nakışına rastladım
Çile dalga dalga binip enseme
Gözlerimin akışına rastladım
Muhannet yüzünü astı boynuna
Kaderim savurdu elin köyüne
Uyamadım adetine huyuna
Ciğerimi yakışına rastladım
Dost gördüm terk etti darda kalınca
Işık gördüm kaçtı akşam olunca
Borçlu gördüm tırmanıpta kulunca
Omuzuma çöküşüne rastladım
Kırk mevsim yaşadım yarım senede
Kırk daha yaşasam şaşmam genede
Yağmurun altında yetmiş hanede
Bizim evin akışına rastladım.
Şu alemi fersah fersah dolaştım .
En basit hesapta yanılıp şaştım.
Birgün gariplerin yanına düştüm
Gözlerinden döküşüne rastladım
Hakkın yerde nakışına rastladım
Çile dalga dalga binip enseme
Gözlerimin akışına rastladım
Muhannet yüzünü astı boynuna
Kaderim savurdu elin köyüne
Uyamadım adetine huyuna
Ciğerimi yakışına rastladım
Dost gördüm terk etti darda kalınca
Işık gördüm kaçtı akşam olunca
Borçlu gördüm tırmanıpta kulunca
Omuzuma çöküşüne rastladım
Kırk mevsim yaşadım yarım senede
Kırk daha yaşasam şaşmam genede
Yağmurun altında yetmiş hanede
Bizim evin akışına rastladım.
Şu alemi fersah fersah dolaştım .
En basit hesapta yanılıp şaştım.
Birgün gariplerin yanına düştüm
Gözlerinden döküşüne rastladım
BİZ UYKUDAYIZ
Utanırım yüzümdeki karadan
Avucumu açtım sana buradan
Affına sıpğındım ulu yaradan
Ölüm yaklaşıyor biz uykudayız
Aşk ile, şevk ile doldur özümü
Bağışla suçumu güldür yüzümü
İçimden gelerek sundum sözümü
Ne desem de anlatamam suçumu
Kelimeye sığmaz bunun biçimi
Haram ile yaptık cümle geçimi
Ecel bekleşiyor biz uykudayız
Daima çöplükte kaldı canımız,
Kahvehanelerde geçti günümüz.
Bir ayak çukurda geldi sonumuz
Saçlar aklaşıyor, biz uykudayız.
Avucumu açtım sana buradan
Affına sıpğındım ulu yaradan
Ölüm yaklaşıyor biz uykudayız
Aşk ile, şevk ile doldur özümü
Bağışla suçumu güldür yüzümü
İçimden gelerek sundum sözümü
Ne desem de anlatamam suçumu
Kelimeye sığmaz bunun biçimi
Haram ile yaptık cümle geçimi
Ecel bekleşiyor biz uykudayız
Daima çöplükte kaldı canımız,
Kahvehanelerde geçti günümüz.
Bir ayak çukurda geldi sonumuz
Saçlar aklaşıyor, biz uykudayız.
DÜNYA
Devranını dedirtme lan şimdi
Lokmaları boğazıma dizdirdin
Derdin dalga dalga sırtıma bindi
Toplu iğne ile kuyu kazdırdın
On yaşında verdin çantayı ele
Elliye dayandım ben yele yele
Dertlerin getirdi beni bu hale
Genç yaşımda hayatımdan bezdirdin
Dost sanarak bağrıma bastım.
Sıtkımı sıyırdım, ilgimi kestim.
Sevgine tükürdüm, neşene küstüm
Emeğimi zayi ettin yoruldum
Umduğumu bulamadım kırıldım
Neden sanki sana böyle sarıldım
Bana çivi ile yazı yazdırdın
Hergünüm dört nala hep koşa koşa
Geri dönüp baktım hepsi boşa
Çırpınmam beyhude emeğim boşa
Altınımı akçe ile bozdurdun.
Hem üzüyor hem gel diyor bana
Önüne çalayım yal diyor bana
Mustafa namazı kıl diyor bana
Şeytan ile halay çekiyor baba
Lokmaları boğazıma dizdirdin
Derdin dalga dalga sırtıma bindi
Toplu iğne ile kuyu kazdırdın
On yaşında verdin çantayı ele
Elliye dayandım ben yele yele
Dertlerin getirdi beni bu hale
Genç yaşımda hayatımdan bezdirdin
Dost sanarak bağrıma bastım.
Sıtkımı sıyırdım, ilgimi kestim.
Sevgine tükürdüm, neşene küstüm
Emeğimi zayi ettin yoruldum
Umduğumu bulamadım kırıldım
Neden sanki sana böyle sarıldım
Bana çivi ile yazı yazdırdın
Hergünüm dört nala hep koşa koşa
Geri dönüp baktım hepsi boşa
Çırpınmam beyhude emeğim boşa
Altınımı akçe ile bozdurdun.
Hem üzüyor hem gel diyor bana
Önüne çalayım yal diyor bana
Mustafa namazı kıl diyor bana
Şeytan ile halay çekiyor baba
5 Ağustos 2008 Salı
NANKÖRE
Senden yalanırken bağrına basar
Menfaat bitince selâmı keser
Onunla da kalmaz zehrini kusar
Sakın ha nanköre verme ekmeği
Yoksa tam böğründen yersin tekmeyi.
Garip deyip yardıma koşarsın
Onun için zor duruma düşersin
Seni bir satar ki sen de şaşarsın
Sakın ha nanköre verme ekmeği
Yoksa tam böğründen yersin tekmeyi.
Kime dost dediysem vurdu sırtımdan
Yanlış adamları, dostum belledim.
Kime dost dediysem altımı oydu
Yanlış adamları gardaş belledim
Menfaat bitince selâmı keser
Onunla da kalmaz zehrini kusar
Sakın ha nanköre verme ekmeği
Yoksa tam böğründen yersin tekmeyi.
Garip deyip yardıma koşarsın
Onun için zor duruma düşersin
Seni bir satar ki sen de şaşarsın
Sakın ha nanköre verme ekmeği
Yoksa tam böğründen yersin tekmeyi.
Kime dost dediysem vurdu sırtımdan
Yanlış adamları, dostum belledim.
Kime dost dediysem altımı oydu
Yanlış adamları gardaş belledim
İKİ VIZDAN BİR BİZDEN
ONLAR:
Elif bekar, Cennet bekar
Acemim talime çıkar
Dört oğlum sefer ağzında
Topalım kahrımı çeker
BEN
Oğuz bekar, Yusuf bekar,
İkisi de gözlük takar.
Altı oğlan Ankara’da,
Sağırım kahrımı çeker.
ONLAR
Sansarlar bayrak kaldırmış,
Nerde oynanıyor kumar?
Edem bunu hayleylesin
Beş yetime bir tek kamer.
BEN
Okeyde tek düşürdüler,
Bana şu Serdal’ı çağır
Kurban bunu hayleylesin
Beş avşara bir tek sağır.
ONLAR
Buna taş olsa dayanmaz
Bir omuza iki şelek
Bana serçe vursa yıkar
Benimle uğraşma felek
BEN
Bana güreş teklif etme
Benim güreştiğim nadir
Ben bir tavuğu yıkamam
Benimle uğraşma Kadir.
Elif bekar, Cennet bekar
Acemim talime çıkar
Dört oğlum sefer ağzında
Topalım kahrımı çeker
BEN
Oğuz bekar, Yusuf bekar,
İkisi de gözlük takar.
Altı oğlan Ankara’da,
Sağırım kahrımı çeker.
ONLAR
Sansarlar bayrak kaldırmış,
Nerde oynanıyor kumar?
Edem bunu hayleylesin
Beş yetime bir tek kamer.
BEN
Okeyde tek düşürdüler,
Bana şu Serdal’ı çağır
Kurban bunu hayleylesin
Beş avşara bir tek sağır.
ONLAR
Buna taş olsa dayanmaz
Bir omuza iki şelek
Bana serçe vursa yıkar
Benimle uğraşma felek
BEN
Bana güreş teklif etme
Benim güreştiğim nadir
Ben bir tavuğu yıkamam
Benimle uğraşma Kadir.
DÜNYA (1)
Çok vefasızmışsın dünya
Bir gününü göremedim.
Boynuma geçti zincirin
Asılıp da kıramadım.
Attın gurbete zamansız
Yaktın canımı amansız
Ateşim çıktı dumansız
Su atıp söndüremedim.
Bana mıydı bütün kinin
Dilerim ki gelsin sonun
Adaletin yok mu senin
Bir kerecik göremedim.
Bir gününü göremedim.
Boynuma geçti zincirin
Asılıp da kıramadım.
Attın gurbete zamansız
Yaktın canımı amansız
Ateşim çıktı dumansız
Su atıp söndüremedim.
Bana mıydı bütün kinin
Dilerim ki gelsin sonun
Adaletin yok mu senin
Bir kerecik göremedim.
TEZAT-I ALEM
Kör ne yapmaz idi görseydi gözü
Hele şu çolağın kolu olsaydı.
Topalda sürâti, ahrazda sözü
Çingenenin biraz pulu olsaydı.
Tamam! Bu dünyada terslik var ama
İlâç diye köz konmaz ki yarama
Şu insanoğlunda insaf arama
Keşke duvarların dili olsaydı.
Şaşıran yanlışa daha da dalar
Analar beşiğe timsahı beler
Bir gün bu yanlışın torbası dolar
Ama bu çıkışın yolu olsaydı
Mantık yoksa seni başa taç yapar
Bu devirde zekâ gayret hiç yapar
En hassas davayı malum piç yapar
Zavallı birazda deli olsaydı.
Adı Ayşe ama erkeğe benzer,
Mehmet oğlan ama küpeyle gezer,
Bu kalleş oyunu bir tek şey bozar,
Eğer hakka giden yolu olsaydı.
Serseri yatarda para alırdı.
Ettikleri hep yanına kalırdı.
Bu yosmanın süsü tamam olurdu.
Bir de ellerinde zili olsaydı.
Hem ,uyurdu hem gözleri görürdü.
Bir atışta kırk turnayı vururdu.
Daha başımıza çok şey örerdi.
Aptalın biraz da hali olsaydı.
Zaman zaman, bakar bakar gülerdim
Yüce Hak’tan iyi şeyler dilerdim
Ah… Ben onu şimdi nasıl çalardım
Sazımın bağrında teli olsaydı.
Şubat 95 Ramazan
Hele şu çolağın kolu olsaydı.
Topalda sürâti, ahrazda sözü
Çingenenin biraz pulu olsaydı.
Tamam! Bu dünyada terslik var ama
İlâç diye köz konmaz ki yarama
Şu insanoğlunda insaf arama
Keşke duvarların dili olsaydı.
Şaşıran yanlışa daha da dalar
Analar beşiğe timsahı beler
Bir gün bu yanlışın torbası dolar
Ama bu çıkışın yolu olsaydı
Mantık yoksa seni başa taç yapar
Bu devirde zekâ gayret hiç yapar
En hassas davayı malum piç yapar
Zavallı birazda deli olsaydı.
Adı Ayşe ama erkeğe benzer,
Mehmet oğlan ama küpeyle gezer,
Bu kalleş oyunu bir tek şey bozar,
Eğer hakka giden yolu olsaydı.
Serseri yatarda para alırdı.
Ettikleri hep yanına kalırdı.
Bu yosmanın süsü tamam olurdu.
Bir de ellerinde zili olsaydı.
Hem ,uyurdu hem gözleri görürdü.
Bir atışta kırk turnayı vururdu.
Daha başımıza çok şey örerdi.
Aptalın biraz da hali olsaydı.
Zaman zaman, bakar bakar gülerdim
Yüce Hak’tan iyi şeyler dilerdim
Ah… Ben onu şimdi nasıl çalardım
Sazımın bağrında teli olsaydı.
Şubat 95 Ramazan
ALMANYA
Ne bir rüzgar eser, ne bir bülbül öter
Viraneye dönsün gülün Almanya
Burada Mustafa kahrından biter
Kapanası kapın, yolun Almanya
Boşuna mı bunca yıl övdüm seni?
Ben kardeş dedikçe sen dövdün beni
Ne gördüm, ne tattım, ne sevdim seni
Ekşimene dönsün balın Almanya
Emeğim saklıdır her bir taşında.
Nereye vardıysam Türk iş başında
Yıllar yılı dosta diyerek peşinde
Koştu. Sanki Türkler kulun Almanya
Çocuklarım aynen sana döndüler
Seni gerçek baba, bir dost sandılar
Kadılar, vallahi tümden kandılar
Hepsine uzandı kolun Almanya
Yalvardım olmadı, sustum olmadı.
Seni hep bağrıma bastım olmadı.
Zaten yüzyıllardır dostum olmadı .
Bana toka yapmaz elin Almanya
Kafana devrilsin fabrikan, bacan
Zindan olsun varsın gündüzün gecen
Sana kahretmez mi Mustafa Hoca’n
Onu da mahvetti yelin Almanya
1994
Viraneye dönsün gülün Almanya
Burada Mustafa kahrından biter
Kapanası kapın, yolun Almanya
Boşuna mı bunca yıl övdüm seni?
Ben kardeş dedikçe sen dövdün beni
Ne gördüm, ne tattım, ne sevdim seni
Ekşimene dönsün balın Almanya
Emeğim saklıdır her bir taşında.
Nereye vardıysam Türk iş başında
Yıllar yılı dosta diyerek peşinde
Koştu. Sanki Türkler kulun Almanya
Çocuklarım aynen sana döndüler
Seni gerçek baba, bir dost sandılar
Kadılar, vallahi tümden kandılar
Hepsine uzandı kolun Almanya
Yalvardım olmadı, sustum olmadı.
Seni hep bağrıma bastım olmadı.
Zaten yüzyıllardır dostum olmadı .
Bana toka yapmaz elin Almanya
Kafana devrilsin fabrikan, bacan
Zindan olsun varsın gündüzün gecen
Sana kahretmez mi Mustafa Hoca’n
Onu da mahvetti yelin Almanya
1994
ÖĞRETMENİM
Ne olur kürsüne geri dönüş yap
Kimse iyiliği yaymıyor hocam.
Seni bekliyoruz bak buradayız hep
Çocukların sana doymuyor hocam.
Hep ileri yavrum, ileri derdin.
En büyük insana mührünü vurdun,
Çalışıp didinip hakaret gördün
Kimse seni adam saymıyor hocam.
Hadi sevgi ile fidan yetiştir.
Ülke bir panikte gel de yatıştır.
Yaptıkça bozulur bu nasıl iştir.
Yamalar gediğe uymuyor hocam.
Azarlanan sensin, paralanan sen
Kurşunlanan sen, yaralanan sen
Felakete gitsek, karalanan sen
Kimse feryadını duymuyor hocam.
Kimse iyiliği yaymıyor hocam.
Seni bekliyoruz bak buradayız hep
Çocukların sana doymuyor hocam.
Hep ileri yavrum, ileri derdin.
En büyük insana mührünü vurdun,
Çalışıp didinip hakaret gördün
Kimse seni adam saymıyor hocam.
Hadi sevgi ile fidan yetiştir.
Ülke bir panikte gel de yatıştır.
Yaptıkça bozulur bu nasıl iştir.
Yamalar gediğe uymuyor hocam.
Azarlanan sensin, paralanan sen
Kurşunlanan sen, yaralanan sen
Felakete gitsek, karalanan sen
Kimse feryadını duymuyor hocam.
SÜRGÜN
Bir sürgün ki, sürgün sözü hiç kalır
“Kör itin öldüğü yere ” sürüldüm.
Mapushane gibi dolup boşalan,
Çilenin dolduğu yere sürüldüm .
Hasret kaldım canım çocuklarıma
Başkası oturur kucaklarıma
Sızlayan başıma, bacaklarıma
Çarmıh gerildiği yere sürüldüm
Yollar tükenmeden tükendi halim
Bir mektup yazmaya yoktur mecâlim
Dertler ardardına dünya çok zalim
Belin büküldüğü yere sürüldüm.
Ulaşamam engin umman arada
Tez tükense de Allah verede
Ben nerdeyim şimdi, onlar nerede
Gözlerin dolduğu yere sürüldüm.
Öyle şey vardır ki burada yaşanan
Şaşırır kalırsın görünce inan.
Bir yalnız Mustafa değil ki yanan
Çoğunun solduğu yere sürüldüm.
01.12.1993
“Kör itin öldüğü yere ” sürüldüm.
Mapushane gibi dolup boşalan,
Çilenin dolduğu yere sürüldüm .
Hasret kaldım canım çocuklarıma
Başkası oturur kucaklarıma
Sızlayan başıma, bacaklarıma
Çarmıh gerildiği yere sürüldüm
Yollar tükenmeden tükendi halim
Bir mektup yazmaya yoktur mecâlim
Dertler ardardına dünya çok zalim
Belin büküldüğü yere sürüldüm.
Ulaşamam engin umman arada
Tez tükense de Allah verede
Ben nerdeyim şimdi, onlar nerede
Gözlerin dolduğu yere sürüldüm.
Öyle şey vardır ki burada yaşanan
Şaşırır kalırsın görünce inan.
Bir yalnız Mustafa değil ki yanan
Çoğunun solduğu yere sürüldüm.
01.12.1993
ZÜĞÜRT TESELLİSİ
Bir benim zannetme figan içinde,
Hep ağzı dolusu güleni göster.
Yere kazık çakıp insan içinde,
Dünyada ebedi kalanı göster.
Ömrüyün treni naz ile gider.
Kimi ağlar kimi saz ile gider.
Herkes iki metre bez ile gider.
Malından bir avuç alanı göster.
Bir değirmen buğday girer un çıkar.
Ağzından ot girer sırtından yün çıkar.
Bedene emanet olan can çıkar.
Gel de şu gözümde yalanı göster.
Padişahlar vardı etek öptürüp.
Kime baki kaldı saray yaptırıp?
Azraile yakasını kaptırıp,
Öteye giderken güleni göster.
Hep ağzı dolusu güleni göster.
Yere kazık çakıp insan içinde,
Dünyada ebedi kalanı göster.
Ömrüyün treni naz ile gider.
Kimi ağlar kimi saz ile gider.
Herkes iki metre bez ile gider.
Malından bir avuç alanı göster.
Bir değirmen buğday girer un çıkar.
Ağzından ot girer sırtından yün çıkar.
Bedene emanet olan can çıkar.
Gel de şu gözümde yalanı göster.
Padişahlar vardı etek öptürüp.
Kime baki kaldı saray yaptırıp?
Azraile yakasını kaptırıp,
Öteye giderken güleni göster.
ALMANYADAN SEVGİLERLE
ALMANYA’DAN TÜRKİYE’ME
Her gece aklıma düşüyor yurdum.
Bir fırsat bulsam da ben de gitseydim.
Nice ümitlerle Avrupa derdim.
Bir soğan ekmeğe talim etseydim.
Ne kadar yabancı insan insana.
Alışamam adetine lisana.
Ya sene başına ya da nisana
Adımımı vatanıma atsaydım.
Leonberg Höfingen.. isimlere bak .
Her vatan dedikçe bir sigara yak.
Varınca oraya herkese tek tek.
Burada olanları hep anlatsaydım.
İnsanları aynı robot suratlı.
Ne ekmeği ekmek,ne suyu tatlı.
Türkiye’m güzeldir buradan bin katlı.
O bayrağın gölgesinde yatsaydım.
Bir Türkiye’ye bak bir de dünyaya.
Bir Stuttgart’a bak bir de Konya’ya
Kayserimi değişmem tüm Almanya’ya.
Keşke seni başıma taç etseydim.
Dertleşelim gardaş otur gel hele.
Nerden düştük nerden bu garip hale.
Burada “cücük çıkarmamız” mesele.
Keşke dostlarımın sözünü tutsaydım.
Hasretim karıştı gözüm yaşına,
Bilmem bunca Türk’ün burada işi ne .
Düşmüşüz bir dünya malı peşine.
Keşke hepsini suya atsaydım.
01.11.1993
Her gece aklıma düşüyor yurdum.
Bir fırsat bulsam da ben de gitseydim.
Nice ümitlerle Avrupa derdim.
Bir soğan ekmeğe talim etseydim.
Ne kadar yabancı insan insana.
Alışamam adetine lisana.
Ya sene başına ya da nisana
Adımımı vatanıma atsaydım.
Leonberg Höfingen.. isimlere bak .
Her vatan dedikçe bir sigara yak.
Varınca oraya herkese tek tek.
Burada olanları hep anlatsaydım.
İnsanları aynı robot suratlı.
Ne ekmeği ekmek,ne suyu tatlı.
Türkiye’m güzeldir buradan bin katlı.
O bayrağın gölgesinde yatsaydım.
Bir Türkiye’ye bak bir de dünyaya.
Bir Stuttgart’a bak bir de Konya’ya
Kayserimi değişmem tüm Almanya’ya.
Keşke seni başıma taç etseydim.
Dertleşelim gardaş otur gel hele.
Nerden düştük nerden bu garip hale.
Burada “cücük çıkarmamız” mesele.
Keşke dostlarımın sözünü tutsaydım.
Hasretim karıştı gözüm yaşına,
Bilmem bunca Türk’ün burada işi ne .
Düşmüşüz bir dünya malı peşine.
Keşke hepsini suya atsaydım.
01.11.1993
NİÇİN
Yanımdasın ama niçin uzanıp,
Perişan elimden tutamıyorsun?
Seher vakti pencereme dayanıp,
Neden mahsun mahsun ötemiyorsun?
Ben mahkumum bana zincir vurdular,
Başucumda muhafızlar durdular,
Senin de mi kanadını kırdılar?
Niçin hayal gibi bitemiyorsun?
Bilirim görmeyi sen de istersin.
Bensiz bir lokmayı güçlükle yersin.
Kıyamete kadar seninim dersin.
Niçin şimdi bana yetmiyorsun?
Hali perişanım pek yaman şimdi.
Ne mekan, ne sabır, ne zaman şimdi.
El aman el aman el aman şimdi.
Bir kere almışın satamıyorsun.
Bak ben bu pazarda saltık köleyim.
Nasıl kurtulup da sana geleyim?
Bir kere gülüver kurban olayım.
Madem buruşturup atamıyorsun.
26 Şubat 1995 (ramazan)
Perişan elimden tutamıyorsun?
Seher vakti pencereme dayanıp,
Neden mahsun mahsun ötemiyorsun?
Ben mahkumum bana zincir vurdular,
Başucumda muhafızlar durdular,
Senin de mi kanadını kırdılar?
Niçin hayal gibi bitemiyorsun?
Bilirim görmeyi sen de istersin.
Bensiz bir lokmayı güçlükle yersin.
Kıyamete kadar seninim dersin.
Niçin şimdi bana yetmiyorsun?
Hali perişanım pek yaman şimdi.
Ne mekan, ne sabır, ne zaman şimdi.
El aman el aman el aman şimdi.
Bir kere almışın satamıyorsun.
Bak ben bu pazarda saltık köleyim.
Nasıl kurtulup da sana geleyim?
Bir kere gülüver kurban olayım.
Madem buruşturup atamıyorsun.
26 Şubat 1995 (ramazan)
AVŞAR ELLERİ
Acep gene yaylarda bacalar
Akşam üzeri tütüyor m’ola
Kış gününde sene olan geceler,
Uykuya doymadan bitiyor m’ola.
Aşiretler bölük bölük oldu mu?
Yayladaki eski neşe geldi mi ?
Tozlu yollar katar katar doldu mu ?
Kuşburnunda bülbül ötüyor m’ola.?
Köyün ortasında şenlik kurulup,
Kızların eline bakraç verilip,
Koyun kuzu bir araya derilip,
Söğüt gölgesinde yatıyor m’ola?
Ava gider av getirir yiğitler.
Ezgin olur ciğer yakar ağıtlar.
Tepenin ardında her gece kurtlar,
Sürünün önünde bitiyor m’ola?
Taze yoğurt, yemlik, bal olur ekmek.
Kalaylı taslardan ayranı dikmek.
Bir düğün kurup da halaylar çekmek,
Avşarın burnunda tütüyor m’ola?
12.09.1980
Akşam üzeri tütüyor m’ola
Kış gününde sene olan geceler,
Uykuya doymadan bitiyor m’ola.
Aşiretler bölük bölük oldu mu?
Yayladaki eski neşe geldi mi ?
Tozlu yollar katar katar doldu mu ?
Kuşburnunda bülbül ötüyor m’ola.?
Köyün ortasında şenlik kurulup,
Kızların eline bakraç verilip,
Koyun kuzu bir araya derilip,
Söğüt gölgesinde yatıyor m’ola?
Ava gider av getirir yiğitler.
Ezgin olur ciğer yakar ağıtlar.
Tepenin ardında her gece kurtlar,
Sürünün önünde bitiyor m’ola?
Taze yoğurt, yemlik, bal olur ekmek.
Kalaylı taslardan ayranı dikmek.
Bir düğün kurup da halaylar çekmek,
Avşarın burnunda tütüyor m’ola?
12.09.1980
VAY BENİ BENİ
Bir tütün misali sarmaladılar.
Tüttüre tüttüre içtiler beni.
Tane tane edip torbaladılar.
Tarladan tarlaya saçtılar beni.
Kollarımı omzumda kırdılar.
Benim için ağır ferman verdiler.
Sağdan sayıp iki sıra durdular.
Yeşil yonca gibi biçtiler beni.
Kozlar suyun çekti, vakit çok erken.
Yaş doldu gözlerim, gurbeti yerken.
Yaya kaldım eller atla giderken.
En arkada koyup geçtiler beni.
Tüttüre tüttüre içtiler beni.
Tane tane edip torbaladılar.
Tarladan tarlaya saçtılar beni.
Kollarımı omzumda kırdılar.
Benim için ağır ferman verdiler.
Sağdan sayıp iki sıra durdular.
Yeşil yonca gibi biçtiler beni.
Kozlar suyun çekti, vakit çok erken.
Yaş doldu gözlerim, gurbeti yerken.
Yaya kaldım eller atla giderken.
En arkada koyup geçtiler beni.
NE AVRAT ,NE AKIL, NE PARA…
Kah orada kah burada kalmışım,
Ne avrat var ne akıl var ne para.
Kahr’u cefasından yanıp ölmüşüm.
Ne avrat var, ne akıl var, ne para.
İlk akşamdan lambam söndü yakamam.
Kafam kaldırıp şöyle bakamam.
Keyfim bitmiş isteklerim bi tamam.
Ne avrat var, ne akıl var, ne para.
Sanki kırk kişi var fakir hanede,
Jilet görmez sakal büyür çenede.
Her aybaşı maaş gelir gene de ,
Ne avrat var, ne akıl var, ne para.
Ne avrat var ne akıl var ne para.
Kahr’u cefasından yanıp ölmüşüm.
Ne avrat var, ne akıl var, ne para.
İlk akşamdan lambam söndü yakamam.
Kafam kaldırıp şöyle bakamam.
Keyfim bitmiş isteklerim bi tamam.
Ne avrat var, ne akıl var, ne para.
Sanki kırk kişi var fakir hanede,
Jilet görmez sakal büyür çenede.
Her aybaşı maaş gelir gene de ,
Ne avrat var, ne akıl var, ne para.
BİR GARİP HİKAYE
Yüzlerce yıl geçti derd’ü figanla,
Garibi yerlere çalan çalana.
Yırtıldı gökyüzü yırtıldı toprak,
Ağlayıp göz yaşın silen silene.
Ferhat’ın gürzünü gözümle gördüm,
Mecnunun aşkını Leyla’ya verdim.
Kerem’i bir akşam aslı’dan sordum.
Derdinden kahrolup ölen ölene.
Yusuf züleyha’yı çöllerde bulmuş.
Yunus mevlayı güllerde bulmuş.
Veysel kendisini tellerde bulmuş.
Dertli dertli vurup çalan çalana .
Eyyüb kırk yıl kaldı derdin içinde,
Mansur dar ağacı gördü saçında.
Mananın tümünde, madde hiçinde.
Özüne çileyi alan alana.
Mazlumca boynunu bükenler bilir.
Ateşi gözünden dökenler bilir.
Demişler ki “derdi çekenler bilir”
Rahman gönlünde bulan bulana.
Ben yer bulamadım kendi gönlüme.
Muhannet çok ağır çöktü dalıma.
İsmail misali bakıp ölüme,
Tebessüm ederek gülen gülene.
11 Ekim 1989
Garibi yerlere çalan çalana.
Yırtıldı gökyüzü yırtıldı toprak,
Ağlayıp göz yaşın silen silene.
Ferhat’ın gürzünü gözümle gördüm,
Mecnunun aşkını Leyla’ya verdim.
Kerem’i bir akşam aslı’dan sordum.
Derdinden kahrolup ölen ölene.
Yusuf züleyha’yı çöllerde bulmuş.
Yunus mevlayı güllerde bulmuş.
Veysel kendisini tellerde bulmuş.
Dertli dertli vurup çalan çalana .
Eyyüb kırk yıl kaldı derdin içinde,
Mansur dar ağacı gördü saçında.
Mananın tümünde, madde hiçinde.
Özüne çileyi alan alana.
Mazlumca boynunu bükenler bilir.
Ateşi gözünden dökenler bilir.
Demişler ki “derdi çekenler bilir”
Rahman gönlünde bulan bulana.
Ben yer bulamadım kendi gönlüme.
Muhannet çok ağır çöktü dalıma.
İsmail misali bakıp ölüme,
Tebessüm ederek gülen gülene.
11 Ekim 1989
SEVGİLİ PEYGAMBERİM’E
Yanına gelmeye gücüm yetmiyor.
Ümmetim demeye yüzüm tutmuyor.
Amelim az isteklerim bitmiyor.
Beni mahrum etme şefaatinden,
Yüzüme tükürüp atma katından.
Öyle acizim ki günah yüzünden.
Kollarımsa zaten kırık kökünden.
Şöyle dikkatlice bir bak yakından.
Beni mahrum etme şefaatinden.
Ne olur, ne olur kovma kapından.
İmkanım olsa da hizmetçin olsam.
Ayağını öpsem, gölünü alsam.
Önünde düşmana kılıçlar çalsam.
Beni mahrum etme şefaatinden
Bu garibe yer ver yüce kapından.
Seni tanımadım dersen mahvoldum.
Bil ki o an saçı sakalı yoldum.
Bin bir ümit ile yanına geldim.
Beni mahrum etme şefaatinden
Bir secdelik yer ver yüce katından.
Ümmetim demeye yüzüm tutmuyor.
Amelim az isteklerim bitmiyor.
Beni mahrum etme şefaatinden,
Yüzüme tükürüp atma katından.
Öyle acizim ki günah yüzünden.
Kollarımsa zaten kırık kökünden.
Şöyle dikkatlice bir bak yakından.
Beni mahrum etme şefaatinden.
Ne olur, ne olur kovma kapından.
İmkanım olsa da hizmetçin olsam.
Ayağını öpsem, gölünü alsam.
Önünde düşmana kılıçlar çalsam.
Beni mahrum etme şefaatinden
Bu garibe yer ver yüce kapından.
Seni tanımadım dersen mahvoldum.
Bil ki o an saçı sakalı yoldum.
Bin bir ümit ile yanına geldim.
Beni mahrum etme şefaatinden
Bir secdelik yer ver yüce katından.
BİR GARİP MUSTAFA HİKAYESİ
Kem talihin demir atmış bağrına,
Götürüp de satılmaz ki satasın.
Bıçak girer tekme gelir böğrüne,
Kesin çare yoktur gönül ağrına,
Uyku tutup yatılmaz ki yatasın.
Her yeni gelen dert daha yaman.
Üst üste geliyor vermiyor aman.
Nereye saklasam buluyor hemen,
Başın alıp gidilmez ki gidesin.
Kendin ara kendin getir çareni,
Kendi ellerinle bağla yareni,
Gardaş… Biz kaçırdık bu son treni ,
Elin atıp tutulmaz ki tutasın.
Belki derim acır, çeker de gider,
Bu kadar hesabı bu nasıl öder.
İnsana doğarken gülmeli kader,
Fırlatıp da atılmaz ki atasın.
Kalleş vurdu, kalleş talih şamarı,
Geldi vicdansızca derdin tomarı.
Kozları ters gelen hayat tomarı,
Aklın yetip ütülmez ki ütesin.
Dizinden dermanın çekilse bile,
Her zaman boğazın sıkılsa bile,
Şu dünya başıma yıkılsa bile,
Bre oğlum onmadın ki batasın.
Götürüp de satılmaz ki satasın.
Bıçak girer tekme gelir böğrüne,
Kesin çare yoktur gönül ağrına,
Uyku tutup yatılmaz ki yatasın.
Her yeni gelen dert daha yaman.
Üst üste geliyor vermiyor aman.
Nereye saklasam buluyor hemen,
Başın alıp gidilmez ki gidesin.
Kendin ara kendin getir çareni,
Kendi ellerinle bağla yareni,
Gardaş… Biz kaçırdık bu son treni ,
Elin atıp tutulmaz ki tutasın.
Belki derim acır, çeker de gider,
Bu kadar hesabı bu nasıl öder.
İnsana doğarken gülmeli kader,
Fırlatıp da atılmaz ki atasın.
Kalleş vurdu, kalleş talih şamarı,
Geldi vicdansızca derdin tomarı.
Kozları ters gelen hayat tomarı,
Aklın yetip ütülmez ki ütesin.
Dizinden dermanın çekilse bile,
Her zaman boğazın sıkılsa bile,
Şu dünya başıma yıkılsa bile,
Bre oğlum onmadın ki batasın.
OLMASIN
Rengarenk açılsın bahçende güller.
El vurup birini kıran olmasın.
Yel estikçe cıvıl cıvıl bülbüller,
Hep dalına konsun viran olmasın.
Acı göstermesin,Mevla’m korusun.
Nerde olursan ol işin yürüsün.
Her yanını lale sümbül bürüsün,
Aldırma isterse paran olmasın.
Neş’e eksilmesin bir an yüzünden,
Işıklar saçılsın her bir sözünden.
Mutluluğa kavuşasın tezinden,
Ağladığın anı gören olmasın.
20.06.1993
El vurup birini kıran olmasın.
Yel estikçe cıvıl cıvıl bülbüller,
Hep dalına konsun viran olmasın.
Acı göstermesin,Mevla’m korusun.
Nerde olursan ol işin yürüsün.
Her yanını lale sümbül bürüsün,
Aldırma isterse paran olmasın.
Neş’e eksilmesin bir an yüzünden,
Işıklar saçılsın her bir sözünden.
Mutluluğa kavuşasın tezinden,
Ağladığın anı gören olmasın.
20.06.1993
….İÇİN
Usandım canımdan bu yaşta niye?
Tüm zehrini bana kustuğun için.
Sırf bana inada kıskansın diye
Elleri bağrına bastığın için.
Artık birisine bağlı kalmam,
Güzellerde vefa yoktur inanmam.
Uykumdan olup hasretle yanmam.
Bir güzel aldanıp küstüğü için.
Başı pare karlı dağdan aşırıp,
Sel gibi çağlayıp, köpük taşırıp.
Beni bir al ile yola düşürüp
Mansurun dağına astığı için.
Tüm zehrini bana kustuğun için.
Sırf bana inada kıskansın diye
Elleri bağrına bastığın için.
Artık birisine bağlı kalmam,
Güzellerde vefa yoktur inanmam.
Uykumdan olup hasretle yanmam.
Bir güzel aldanıp küstüğü için.
Başı pare karlı dağdan aşırıp,
Sel gibi çağlayıp, köpük taşırıp.
Beni bir al ile yola düşürüp
Mansurun dağına astığı için.
GİDER
Gülmek ağlamanın yarısı gibi.
Üzüntü sevince karışır gider.
Lisan susar, arzular dile gelir.
Çile sevgi ile barışır gider.
İçilmez düşmanın sunduğu bade,
Naz eder güzeller cana ziyade.
Hasret değil bu beni yakan sade,
Arzular duyguyla vuruşur gider.
Ne zaman durulur bu çetin hava ?
Isıtır gönlümü bu dert bu dâva .
Mustafa’m keder bol çile bedava,
Aşıklar maşuka erişir gider.
Üzüntü sevince karışır gider.
Lisan susar, arzular dile gelir.
Çile sevgi ile barışır gider.
İçilmez düşmanın sunduğu bade,
Naz eder güzeller cana ziyade.
Hasret değil bu beni yakan sade,
Arzular duyguyla vuruşur gider.
Ne zaman durulur bu çetin hava ?
Isıtır gönlümü bu dert bu dâva .
Mustafa’m keder bol çile bedava,
Aşıklar maşuka erişir gider.
KARNIN DOYASI
Arada muhannet çelme takıyor,
Gel gelebilirsen karnın doyası.
Dertler ağlatıyor, acı yakıyor,
Sil silebilirsen karnın doyası.
Kaç kez başa döndüm,kaç kez bitirdim.
Nasıl oldu, ümitleri batırdım.
Sana tarlalardan çiçek getirdim.
Al alabilirsen karnın doyası.
Aramıza girdi gene yadeller.
Her bir yandan takılıyor çengeller.
Dev gibi set olmuş bütün engeller.
Gel gelebilirsen karnın doyası.
Nasıl ki gelenler geri giderse,
Bu kara yazının adı kaderse,
İki kere iki altı ederse,
Bil bilebilirsen karnın doyası.
Gel gelebilirsen karnın doyası.
Dertler ağlatıyor, acı yakıyor,
Sil silebilirsen karnın doyası.
Kaç kez başa döndüm,kaç kez bitirdim.
Nasıl oldu, ümitleri batırdım.
Sana tarlalardan çiçek getirdim.
Al alabilirsen karnın doyası.
Aramıza girdi gene yadeller.
Her bir yandan takılıyor çengeller.
Dev gibi set olmuş bütün engeller.
Gel gelebilirsen karnın doyası.
Nasıl ki gelenler geri giderse,
Bu kara yazının adı kaderse,
İki kere iki altı ederse,
Bil bilebilirsen karnın doyası.
SEN… VE BEN...
Sen sunulmamış bir bade,
Ben içinin konyağıyım.
Sen güzelliklerin şehri,
Ben o şehrin manyağıyım.
Sen gülizarın neş’esi,
Ben zehir dolu şişesi.
Sen cennetin bir bahçesi,
Ben viraneler bağıyım.
Sen som altın parıldasın,
Ben’se paslı bir teneke.
Sen bu ülkenin baharı,
Ben üstü karlı dağıyım.
“Başımızda esen kavak yelleri
meğer gelen kışın habercisiymiş”
Ben içinin konyağıyım.
Sen güzelliklerin şehri,
Ben o şehrin manyağıyım.
Sen gülizarın neş’esi,
Ben zehir dolu şişesi.
Sen cennetin bir bahçesi,
Ben viraneler bağıyım.
Sen som altın parıldasın,
Ben’se paslı bir teneke.
Sen bu ülkenin baharı,
Ben üstü karlı dağıyım.
“Başımızda esen kavak yelleri
meğer gelen kışın habercisiymiş”
PES
Tüm güzelliklere bir bir hat çektim,
Birini birine tutturamadım.
Bir düdük verdiler şöyle bir baktım,
Üfürdüm üfürdüm öttüremedim
Gözlerinden döktüm kan ile yaşı,
Bağrıma sert değdi muhannet taşı.
Kara borsa giden kutnu kumaşı,
Pazar Pazar ettim sattıramadım.
Beşinci mevsime hayret ederken,
Dokuz mevsim gördüm vaktinden erken.
Eller davul zurna eğlenirken,
Bir sigara yakıp tüttüremedim.
Muhannetler dört bir yanı bürüdü,
Ciğerlerim yandı özüm çürüdü.
Garip ceketini aldı yürüdü,
Keyfimce bir tüfek cattıramadım.
Hesap ettim dünya bomboş ben hiçim,
Mağlup oldum şimdi yanıyor içim.
Nasrettin hocanın yaptığı biçim,
Göle yoğurt çaldım tutturamadım.
Birini birine tutturamadım.
Bir düdük verdiler şöyle bir baktım,
Üfürdüm üfürdüm öttüremedim
Gözlerinden döktüm kan ile yaşı,
Bağrıma sert değdi muhannet taşı.
Kara borsa giden kutnu kumaşı,
Pazar Pazar ettim sattıramadım.
Beşinci mevsime hayret ederken,
Dokuz mevsim gördüm vaktinden erken.
Eller davul zurna eğlenirken,
Bir sigara yakıp tüttüremedim.
Muhannetler dört bir yanı bürüdü,
Ciğerlerim yandı özüm çürüdü.
Garip ceketini aldı yürüdü,
Keyfimce bir tüfek cattıramadım.
Hesap ettim dünya bomboş ben hiçim,
Mağlup oldum şimdi yanıyor içim.
Nasrettin hocanın yaptığı biçim,
Göle yoğurt çaldım tutturamadım.
VAY O GÜNLER…
Beş kuruşa idi bir kalem,
Kimse de para yok, ben nasıl alam?
Sevinçten göklere uçmuştum o gün,
Bir akide şeker verdi de halam.
Yonca bahçesinde koştum yürüdüm.
Şen türküler dinleyerek büyüdüm.
Babam naylon ayakkabı almıştı.
Sabaha dek sarılarak uyudum.
Yi’m beş kuruş versem her şey alırdım.
Çok basit şeylerle mutlu olurdum.
Toplanıp giderdik çocuklar ile
En çok navruzu da hep ben bulurdum.
Çelik-çomak bizde eski hünerdi…
Topal Bayram hepimizi yenerdi.
Akşamleyin yoplanırdık pilava,
Ödev biter gazlambası sönerdi.
Hele o bayramlar bir kuş olurduk,
Her kapıyı çalıp şeker alırdık.
Büyüklerin ellerinden öperek,
Bir torba şekerle ev gelirdik.
Kimse de para yok, ben nasıl alam?
Sevinçten göklere uçmuştum o gün,
Bir akide şeker verdi de halam.
Yonca bahçesinde koştum yürüdüm.
Şen türküler dinleyerek büyüdüm.
Babam naylon ayakkabı almıştı.
Sabaha dek sarılarak uyudum.
Yi’m beş kuruş versem her şey alırdım.
Çok basit şeylerle mutlu olurdum.
Toplanıp giderdik çocuklar ile
En çok navruzu da hep ben bulurdum.
Çelik-çomak bizde eski hünerdi…
Topal Bayram hepimizi yenerdi.
Akşamleyin yoplanırdık pilava,
Ödev biter gazlambası sönerdi.
Hele o bayramlar bir kuş olurduk,
Her kapıyı çalıp şeker alırdık.
Büyüklerin ellerinden öperek,
Bir torba şekerle ev gelirdik.
HASTANEDEN ÖĞRENCİLERİME
Bugün on dört eylül dersler başladı .
Okul bahçesinde gezen çocuklar.
Nasıl tütüyorlar burnumda bilsen..
Sınıfında yazı yazan çocuklar.
Kimisi koşturur, kimisi ağlar
Kimisi özenle saçını bağlar.
Sizleri özledim, canları sağlar,
Yaptınız gönlümü ozan çocuklar.
Biraz sabır edin, daha gelemem,
Ben sizlerden biran ayrı kalamam
İki hafta sonra bütün iş tamam,
Kuracağız sizle, düzen çocuklar.
Hastalanıp geldim,buraya yattım.
Onun için sizi uzağa attım.
Ben şimdiden hepinizi affetim.
Beni bağırttıran, üzen çocuklar.
Kolay değil alışamam odama.
Canım sıkıldıkça geçerim cama.
Ziyaretçim dolu, çok şükür, ama
Beni de arayın bazen çocuklar.
14 Eylül 1998
Okul bahçesinde gezen çocuklar.
Nasıl tütüyorlar burnumda bilsen..
Sınıfında yazı yazan çocuklar.
Kimisi koşturur, kimisi ağlar
Kimisi özenle saçını bağlar.
Sizleri özledim, canları sağlar,
Yaptınız gönlümü ozan çocuklar.
Biraz sabır edin, daha gelemem,
Ben sizlerden biran ayrı kalamam
İki hafta sonra bütün iş tamam,
Kuracağız sizle, düzen çocuklar.
Hastalanıp geldim,buraya yattım.
Onun için sizi uzağa attım.
Ben şimdiden hepinizi affetim.
Beni bağırttıran, üzen çocuklar.
Kolay değil alışamam odama.
Canım sıkıldıkça geçerim cama.
Ziyaretçim dolu, çok şükür, ama
Beni de arayın bazen çocuklar.
14 Eylül 1998
ERCİYES
Güzel Kayseri’nin beyaz incisi
Başından hiç gitmez karın Erciyes
Dünya dağlarının o birincisi
Hep ilk sıradadır yerin Erciyes
Gurbette tüterdi Kayseri cana
Yakından bakmayı isterdim sana
Ne olur bir açıl, bir de gül bana
Çek şu bulutları görün Erciyes
Tekir derler eteğini boylarlar
Senin için hep güzel şeyler söylerler
Aşiretler sen de yayla yaylarlar
Üstünde yayılır sürün Erciyes
Hasretinle ciğerimi dağladın,
Karlarını belik edip bağladın
Kimin için gizli gizli ağladın ?
Sanki terk mi etti yarin Erciyes
Yahyalı’dan Tomarza’dan Bünyan’dan
Çok yücesin; görünürsün her yandan
Bir tutkusun bende, vazgeçemem sen den
Gönlümün içinde yerin Erciyes
(Not: Erciyes konulu şiir yarışmasına katılarak nal topladı…)
Başından hiç gitmez karın Erciyes
Dünya dağlarının o birincisi
Hep ilk sıradadır yerin Erciyes
Gurbette tüterdi Kayseri cana
Yakından bakmayı isterdim sana
Ne olur bir açıl, bir de gül bana
Çek şu bulutları görün Erciyes
Tekir derler eteğini boylarlar
Senin için hep güzel şeyler söylerler
Aşiretler sen de yayla yaylarlar
Üstünde yayılır sürün Erciyes
Hasretinle ciğerimi dağladın,
Karlarını belik edip bağladın
Kimin için gizli gizli ağladın ?
Sanki terk mi etti yarin Erciyes
Yahyalı’dan Tomarza’dan Bünyan’dan
Çok yücesin; görünürsün her yandan
Bir tutkusun bende, vazgeçemem sen den
Gönlümün içinde yerin Erciyes
(Not: Erciyes konulu şiir yarışmasına katılarak nal topladı…)
DÜNYA -5-
Devranını dedittirme lan şimdi.
Lokmaları boğazıma dizdirdin.
Derdin dalga dalga sırtıma bindi
Toplu iğne ile kuyu kazdırdın.
On yaşında verdin çantayı ele,
Elliye dayandım,ben yele yele.
Dertlerin getirdi beni bu hale,
Genç yaşımda hayatımdan bezdirdin.
Dost sanarak seni bağrıma bastım,
Sıtkımı sıyırdım,ilgimi kestim.
Sevgine tükürdüm,neşene kustum,
Bana böyle acı acı yazdırdın.
Emeğimi zayi ettin yoruldum,
Umduğumu bulamadım,kırıldım.
Neden sanki sana böyle sarıldım ?
Bana çivi ile yazı yazdırdın.
Her günüm dörtnala,hep koşa koşa,
Geri dönüp baktım,hepisi boşa.
Çırpınmam beyhude,hep bastım yaşa,
Altınımı akçe ile bozdurdun.
Lokmaları boğazıma dizdirdin.
Derdin dalga dalga sırtıma bindi
Toplu iğne ile kuyu kazdırdın.
On yaşında verdin çantayı ele,
Elliye dayandım,ben yele yele.
Dertlerin getirdi beni bu hale,
Genç yaşımda hayatımdan bezdirdin.
Dost sanarak seni bağrıma bastım,
Sıtkımı sıyırdım,ilgimi kestim.
Sevgine tükürdüm,neşene kustum,
Bana böyle acı acı yazdırdın.
Emeğimi zayi ettin yoruldum,
Umduğumu bulamadım,kırıldım.
Neden sanki sana böyle sarıldım ?
Bana çivi ile yazı yazdırdın.
Her günüm dörtnala,hep koşa koşa,
Geri dönüp baktım,hepisi boşa.
Çırpınmam beyhude,hep bastım yaşa,
Altınımı akçe ile bozdurdun.
DÜNYA -4-
Külahıma desin kim diyorsa:VAR
Yok be dünya,adaletin yok senin. ( Ozan ARİF )
Bir nazlı güzele benzer endamın,
Gülüşün,kibirin,süsün çok senin.
Dört elle sarılır yaşlısı genci,
Her yanını bezemiştir hak senin.
Sende ekmek,sende nefis ve para.
Sende mal mülk,sende,dinmeyen yara.
Vatansın sağıra,topala,köre,
Her garibin sinesinde ok senin.
Yaşama hırsıyla bağlanan yanar,
Öptüğün her yanak yıllarca kanar.
Hiç ölmem,ebedi kalırım sanar,
Bilmezler ki akıbetin b.k senin.
Gerçi duruşuna hiç paha biçmem,
Kırılmışım bir kez,suyunu içmem.
Altından köprü ol üstünden geçmem,
Kalleşçe yanlışça işin çok senin.
Ben yanıp tüttükçe sen mutlu oldun,
Ah-u zar ettikçe keyifle güldün.
Sonunda babamı elimden aldın,
Var diyorlar,adaletin yok senin.
Yok be dünya,adaletin yok senin. ( Ozan ARİF )
Bir nazlı güzele benzer endamın,
Gülüşün,kibirin,süsün çok senin.
Dört elle sarılır yaşlısı genci,
Her yanını bezemiştir hak senin.
Sende ekmek,sende nefis ve para.
Sende mal mülk,sende,dinmeyen yara.
Vatansın sağıra,topala,köre,
Her garibin sinesinde ok senin.
Yaşama hırsıyla bağlanan yanar,
Öptüğün her yanak yıllarca kanar.
Hiç ölmem,ebedi kalırım sanar,
Bilmezler ki akıbetin b.k senin.
Gerçi duruşuna hiç paha biçmem,
Kırılmışım bir kez,suyunu içmem.
Altından köprü ol üstünden geçmem,
Kalleşçe yanlışça işin çok senin.
Ben yanıp tüttükçe sen mutlu oldun,
Ah-u zar ettikçe keyifle güldün.
Sonunda babamı elimden aldın,
Var diyorlar,adaletin yok senin.
DÜNYA -3-
Ala dünya bu çektiğim ne senden?
Tuttun beni bir aleme güldürdün.
Gurbete fırlattın,usandım candan,
Tutam tutam saçlarımı yoldurdun.
Ateşi capcanlı doldurdun göze,
Verdin fırtınayı,kalmamış öze
Ağzımı bozmadan son verem söze,
Niye benim gizli halim bildirdin?
Kırkta geldim işte seksen yaşına,
Hedef tavşan oldu,düştüm peşine.
Sana yalan dememişler boşuna
Üç kağıttan kırmızıyı buldurdun.
Minnet etmiyorum,bildiğini yap,
Dört mevsimin kış geçecek değil hep.
Acıyı,hasreti ve derdi top top
Mustafa’nın omzuna kaldırdın.
Zayıfa yetiyor gücün besbelli.
Adaleti kaldırmışsın temelli.
Bağladın urgansız,ayaklı elli,Duygumu öldürdün,beni öldürdün
Tuttun beni bir aleme güldürdün.
Gurbete fırlattın,usandım candan,
Tutam tutam saçlarımı yoldurdun.
Ateşi capcanlı doldurdun göze,
Verdin fırtınayı,kalmamış öze
Ağzımı bozmadan son verem söze,
Niye benim gizli halim bildirdin?
Kırkta geldim işte seksen yaşına,
Hedef tavşan oldu,düştüm peşine.
Sana yalan dememişler boşuna
Üç kağıttan kırmızıyı buldurdun.
Minnet etmiyorum,bildiğini yap,
Dört mevsimin kış geçecek değil hep.
Acıyı,hasreti ve derdi top top
Mustafa’nın omzuna kaldırdın.
Zayıfa yetiyor gücün besbelli.
Adaleti kaldırmışsın temelli.
Bağladın urgansız,ayaklı elli,Duygumu öldürdün,beni öldürdün
KOCA KAYSERİ
Sen benim gönlümün başşehirisin.
Bulunmaz emsalin, eşin Kayseri.
Nice gariplere kucak açmışsın,
Altındır toprağın, taşın Kayseri.
Her zaman öndesin,hep aştın çağı,
Erkilet,Muncusun,Gesi,Dadağı.
Bir geline benzer Erciyes Dağı,
Göklere erişir başın Kayseri.
Biraz dışta kalır Kızık,Horsana,
Cırlavık,Kumarlı,Talas,Barsama.
Gerçi çok güzelsin darılma ama,
Ayazın kavurur kışın Kayseri.
Uğurevler,Yıldızevler,Cırgalan,
İstasyon,Trafik,Bağdat,Gaz’osman.
Gezdikçe sevinip,coşuyor insan,
Cevahirdir için,dışın Kayseri.
Pastırmayla sucuk,mantıyla sumak,
Az keyif mi Zamantı’da el yumak ?
Develi,Tomarza ve Kızılırmak,
Kışın kardır Pınarbaşı’n Kayseri.
İyim,Obruk,Höbek, Sarız Yüreğil,
Yüzünden öpeyim,şöyle bir eğil.
Ben görmesem bile önemli değil,
Yüzbinlere varsın yaşın Kayseri.
Sultansazlığı’yla kaplı ovası,
İçmece kırk derdin acil devası.
Kazancılar alış-veriş yuvası,
Pazarlık bol,para peşin Kayseri.
Erciyes’e sırt dayamış Hacılar,
Gece gündüz halı dokur bacılar.
Sende diner,şifa bulur acılar,
Lezzetinden yenmez aşın Kayseri
Melikgazi,Kocasinan,Pervane,
Düvenönü,Kiçikapu,hastane,
Argıncık Kümbetler,Hunat,postane,
Tam gözüne uymuş kaşın Kayseri.
Pınarbaşı Avşarların harmanı,
Yaşlı dezzem eğirirken kirmanı,
Dadaloğlu’m hiç dinler mi fermanı ?
Vermiş Toros’lara döşün Kayseri.
Anatamir,Fuar,Keykubat,Mimsin,
Fevziçakmak,Emek,Fuzuli,Belsin,
Yardım et ya Rabbi aklıma gelsin
Biliyorum yoktur boşun kayseri.
Selam sana başım gözüm üzeri,
Bir yanda sessizce şehir mezarı,
Gültepe,Mahrumlar ve Atpazarı,
Ne günler geçirdik düşün Kayseri,
Bulunmaz emsalin,eşin Kayseri.
Bulunmaz emsalin, eşin Kayseri.
Nice gariplere kucak açmışsın,
Altındır toprağın, taşın Kayseri.
Her zaman öndesin,hep aştın çağı,
Erkilet,Muncusun,Gesi,Dadağı.
Bir geline benzer Erciyes Dağı,
Göklere erişir başın Kayseri.
Biraz dışta kalır Kızık,Horsana,
Cırlavık,Kumarlı,Talas,Barsama.
Gerçi çok güzelsin darılma ama,
Ayazın kavurur kışın Kayseri.
Uğurevler,Yıldızevler,Cırgalan,
İstasyon,Trafik,Bağdat,Gaz’osman.
Gezdikçe sevinip,coşuyor insan,
Cevahirdir için,dışın Kayseri.
Pastırmayla sucuk,mantıyla sumak,
Az keyif mi Zamantı’da el yumak ?
Develi,Tomarza ve Kızılırmak,
Kışın kardır Pınarbaşı’n Kayseri.
İyim,Obruk,Höbek, Sarız Yüreğil,
Yüzünden öpeyim,şöyle bir eğil.
Ben görmesem bile önemli değil,
Yüzbinlere varsın yaşın Kayseri.
Sultansazlığı’yla kaplı ovası,
İçmece kırk derdin acil devası.
Kazancılar alış-veriş yuvası,
Pazarlık bol,para peşin Kayseri.
Erciyes’e sırt dayamış Hacılar,
Gece gündüz halı dokur bacılar.
Sende diner,şifa bulur acılar,
Lezzetinden yenmez aşın Kayseri
Melikgazi,Kocasinan,Pervane,
Düvenönü,Kiçikapu,hastane,
Argıncık Kümbetler,Hunat,postane,
Tam gözüne uymuş kaşın Kayseri.
Pınarbaşı Avşarların harmanı,
Yaşlı dezzem eğirirken kirmanı,
Dadaloğlu’m hiç dinler mi fermanı ?
Vermiş Toros’lara döşün Kayseri.
Anatamir,Fuar,Keykubat,Mimsin,
Fevziçakmak,Emek,Fuzuli,Belsin,
Yardım et ya Rabbi aklıma gelsin
Biliyorum yoktur boşun kayseri.
Selam sana başım gözüm üzeri,
Bir yanda sessizce şehir mezarı,
Gültepe,Mahrumlar ve Atpazarı,
Ne günler geçirdik düşün Kayseri,
Bulunmaz emsalin,eşin Kayseri.
GET BİRE
Ulan dünya ne bu senden çektiğim ?
Bir kere önüme düşmüyon bire
Düşman mısın ey sinini …….
Neden bir kez bana koşmuyon bire ?
Kalp yaralı,kulak sağır,şeker var,
Borç bitmedi,daha iki bekar var.
Elli sene geçti elde ne kar var ?
Kaynıyon, kaynıyon bişmiyon bire.
Çektire çektire öldürecaan
Her fırsatta bana saldıracaan,
Sitem etsem sanki aldıracaan,
Bildiğinden santim şaşmıyon bire.
19.01.2008
Köprüleri yıktık nerden geçiyim ?
Sen benden kaç, ben de senden kaçıyım,
Yaklaşanın ta ağzına ……
Basıyom,basıyom şişmiyon bire..
Bir kere önüme düşmüyon bire
Düşman mısın ey sinini …….
Neden bir kez bana koşmuyon bire ?
Kalp yaralı,kulak sağır,şeker var,
Borç bitmedi,daha iki bekar var.
Elli sene geçti elde ne kar var ?
Kaynıyon, kaynıyon bişmiyon bire.
Çektire çektire öldürecaan
Her fırsatta bana saldıracaan,
Sitem etsem sanki aldıracaan,
Bildiğinden santim şaşmıyon bire.
19.01.2008
Köprüleri yıktık nerden geçiyim ?
Sen benden kaç, ben de senden kaçıyım,
Yaklaşanın ta ağzına ……
Basıyom,basıyom şişmiyon bire..
ÖNSÖZ
Çocuk çağlarında şiire karşı ruhumda inanılmaz hazlar ve belli belirsiz lezzetler duyardım.Delikanlılık dönemine girince şiire benzeyen şeyler karalamaya başladım.Okuldaki edebiyat dersleri ise şiir dünyasına balıklama dalmama vesile oldu.Öyle güzel ve öyle çeşitli bir şiir dünyasının içine düştüm ki okudukça açılıyor,şiirin temelini ruhuma kazıyormuşum.Bunun bilincine ise çok sonralar varabildim.
Hele o ağıtlar…Her mısrasının içimde ateşler yaktığı o esrarlı Avşar Ağıtları..
Fakat beni en çok etkileyeni ise Acem şair Vehbi’nin sevdiği ama karşılık bulamadığı kıza yazdığı o muhteşem şiirdir.(ki şu an tek mısrası bile aklımda yok)
O şiiri neden bir kağıda yazmadım diye de yıllarca hayıflandım durdum.
Daha sonra biraz daha mantıklı,düşündürücü,Hece vezniyle yazdığım şiirler geldi
Fazla bir iddiam yoktu ama okuyanlar beğeniyordu.
Şiirlerimde aşk,manevi değerler,gırgır,hiciv ve aileye özel bölümler vardır.
Çok uğraşmama rağmen sert tavırlı şiiri beceremedim.Hemen hepsi gariban havalıdır.Son dönemde ise (söylemesi ayıp)küfürlü şiirler baş gösterdi.Atalar:Kırkından sonra azanı teneşir paklar der.Ya ellisinden sonra azanı ? O da tam ‘HOCALIK’ desene…
Kayseri Şairleri arasına kısa bir dönem girdim.Hemen de uzaklaştım.Şiirlerimin bastırılması için uğraştılar.Başta bizim Köksal olmak üzere çok ısrar ettiler ama onların dünyası ve telaşları bana çok ters geldi.
Ben göçene kadar da kitap bastırmayı düşünmüyorum.Burada okuyacağınız şiirlerim, bana kalırsa sadece burada kalsın.Daha ilerde kitap bastırma lüzumu doğarsa ona da bir şey diyemem.Hadi iyi eğlenceler.
Hele o ağıtlar…Her mısrasının içimde ateşler yaktığı o esrarlı Avşar Ağıtları..
Fakat beni en çok etkileyeni ise Acem şair Vehbi’nin sevdiği ama karşılık bulamadığı kıza yazdığı o muhteşem şiirdir.(ki şu an tek mısrası bile aklımda yok)
O şiiri neden bir kağıda yazmadım diye de yıllarca hayıflandım durdum.
Daha sonra biraz daha mantıklı,düşündürücü,Hece vezniyle yazdığım şiirler geldi
Fazla bir iddiam yoktu ama okuyanlar beğeniyordu.
Şiirlerimde aşk,manevi değerler,gırgır,hiciv ve aileye özel bölümler vardır.
Çok uğraşmama rağmen sert tavırlı şiiri beceremedim.Hemen hepsi gariban havalıdır.Son dönemde ise (söylemesi ayıp)küfürlü şiirler baş gösterdi.Atalar:Kırkından sonra azanı teneşir paklar der.Ya ellisinden sonra azanı ? O da tam ‘HOCALIK’ desene…
Kayseri Şairleri arasına kısa bir dönem girdim.Hemen de uzaklaştım.Şiirlerimin bastırılması için uğraştılar.Başta bizim Köksal olmak üzere çok ısrar ettiler ama onların dünyası ve telaşları bana çok ters geldi.
Ben göçene kadar da kitap bastırmayı düşünmüyorum.Burada okuyacağınız şiirlerim, bana kalırsa sadece burada kalsın.Daha ilerde kitap bastırma lüzumu doğarsa ona da bir şey diyemem.Hadi iyi eğlenceler.
KOCA KAYSERİ
KOCA KAYSERİ
Sen benim gönlümün başşehirisin.
Bulunmaz emsalin,eşin Kayseri.
Nice gariplere kucak açmışsın,
Altındır toprağın,taşın Kayseri.
Her zaman öndesin,hep aştın çağı,
Erkilet,Muncusun,Gesi,Dadağı.
Bir geline benzer Erciyes Dağı,
Göklere erişir başın Kayseri.
Biraz dışta kalır Kızık,Horsana,
Cırlavık,Kumarlı,Talas,Barsama.
Gerçi çok güzelsin darılma ama,
Ayazın kavurur kışın Kayseri.
Uğurevler,Yıldızevler,Cırgalan,
İstasyon,Trafik,Bağdat,Gaz’osman.
Gezdikçe sevinip,coşuyor insan,
Cevahirdir için,dışın Kayseri.
Pastırmayla sucuk,mantıyla sumak,
Az keyif mi Zamantı’da el yumak ?
Develi,Tomarza ve Kızılırmak,
Kışın kardır Pınarbaşı’n Kayseri.
İyim,Obruk,Höbek, Sarız Yüreğil,
Yüzünden öpeyim,şöyle bir eğil.
Ben görmesem bile önemli değil,
Yüzbinlere varsın yaşın Kayseri.
Sultansazlığı’yla kaplı ovası,
İçmece kırk derdin acil devası.
Kazancılar alış-veriş yuvası,
Pazarlık bol,para peşin Kayseri.
Erciyes’e sırt dayamış Hacılar,
Gece gündüz halı dokur bacılar.
Sende diner,şifa bulur acılar,
Lezzetinden yenmez aşın Kayseri
Sen benim gönlümün başşehirisin.
Bulunmaz emsalin,eşin Kayseri.
Nice gariplere kucak açmışsın,
Altındır toprağın,taşın Kayseri.
Her zaman öndesin,hep aştın çağı,
Erkilet,Muncusun,Gesi,Dadağı.
Bir geline benzer Erciyes Dağı,
Göklere erişir başın Kayseri.
Biraz dışta kalır Kızık,Horsana,
Cırlavık,Kumarlı,Talas,Barsama.
Gerçi çok güzelsin darılma ama,
Ayazın kavurur kışın Kayseri.
Uğurevler,Yıldızevler,Cırgalan,
İstasyon,Trafik,Bağdat,Gaz’osman.
Gezdikçe sevinip,coşuyor insan,
Cevahirdir için,dışın Kayseri.
Pastırmayla sucuk,mantıyla sumak,
Az keyif mi Zamantı’da el yumak ?
Develi,Tomarza ve Kızılırmak,
Kışın kardır Pınarbaşı’n Kayseri.
İyim,Obruk,Höbek, Sarız Yüreğil,
Yüzünden öpeyim,şöyle bir eğil.
Ben görmesem bile önemli değil,
Yüzbinlere varsın yaşın Kayseri.
Sultansazlığı’yla kaplı ovası,
İçmece kırk derdin acil devası.
Kazancılar alış-veriş yuvası,
Pazarlık bol,para peşin Kayseri.
Erciyes’e sırt dayamış Hacılar,
Gece gündüz halı dokur bacılar.
Sende diner,şifa bulur acılar,
Lezzetinden yenmez aşın Kayseri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)